Özet
Bu makale, Osmanlı siyaset düşünce geleneğinde fazilet temelli kendine has ılımlı bir siyasî realizmin var olduğunu savunmaktadır. Günümüz siyasî realizm literatürü ve Osmanlı fazilet ahlâkına dayalı karşılaştırmalı metotla, siyasetin mahiyeti ve insanın doğasına dair realist unsurları teşhis etmeden Osmanlı siyaset düşüncesinde ahlâkî argümanların siyaseti, devlet fikrini ve kurumları nasıl inşa ettiğini anlayamayacağımızı iddia ediyorum. Osmanlı fazilet ahlâkı geleneğinde ahlâkın her şeyi kapsadığına dair kanının aksine siyasetin mahiyeti itibariyle tekil, değişken, ahlâktan bir ölçüde bağımsız bir gerçeklik olarak anlaşıldığını gösteriyorum. Bununla bağlantılı olarak Osmanlı siyaset düşünce geleneğinde fazilet ahlâkından gelen insanın acziyeti anlayışının, siyasî aktörleri ve eylemleri değerlendirmede onu realist yapan unsur olduğunu ifade ediyorum. Son olarak ahlâkın kapsamı ve siyasetin mahiyetini (gerek birbirleriyle olan ilişkileri açısından gerekse de birbirlerinden bağımsız olarak varlıklarını) açıklamada tümeller probleminin nasıl bir rol oynadığına işaret ediyorum. Tümeller probleminin siyaset ve ahlâk arasındaki karmaşık ilişkiye dair getirdiği analitik ayrımları ılımlı siyasî realizmin kaynağı olarak sunuyorum.